2014 yılı AK PARTİ Karabağlar Belediye Başkan Adayı.
1974 yılında Ege Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Fakültesinden mezun oldu.
Askerliğini Almanya Bonn Deniz Ateşeliğinde tercuman Yd.Sb. olarak yaptı.
15 sene İzmir Ticaret Odası Meclis Başkanlığı yaptı. (1996-2011)
İzmir Ekonomi Üniversitesinin kurucularındandır.
İzmir Kalkınma Ajansı Kalkınma Kurulu Başkanlığı Yaptı. (2006-2011)
5 sene İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkan Vekilliği yaptı. DYP / (1994-1999)
5 sene Konak Belediyesi Meclis Üyeliği ve Meclis Başkan Vekilliği yaptı.
Türkiye Bülteni'nin Ekim sayısını görmek için tıklayınız.
Türkiye Bülteni'nin Ekim sayısını indirmek için tıklayınız.
15 Temmuz 2016 tarihinde ülkemiz, tarihinin en vahim hadiselerinden birini yaşamış, kanlı ve başarısız bir darbe girişimine tanıklık etmiştir.
15 Temmuz akşamı TSK içindeki FETÖ terör örgütüne bağlı bir cunta ve etkileri altına aldıkları unsurlar bir kalkışma başlatmışlardır. Bu hain yapı; esas itibarıyla milletimize, milli iradeye, aynı zamanda Başkomutan olan seçilmiş Cumhurbaşkanımıza, Türkiye Cumhuriyeti’nin meşru hükûmetine ve vatansever güvenlik güçlerimize karşı darbe girişiminde bulunmuştur.
Tarihimizde yaşanan darbeler hepimizin malumudur ve istisnasız hepsi ülkemize büyük zarar vermiştir. Ancak 15 Temmuzda yaşanan başarısız darbe girişimi, önceki darbelerden ve darbe girişimlerinden çok ötede bir farklılık göstermiştir. Milli bütçeden maaş alan, silah ve teçhizat tedarik eden bir grup üniformalı terörist, düşmanca bir tavırla silahlarını milletimize doğrultmuştur.
Hain ve alçak saldırılarda eldeki son verilere göre 246 vatandaşımız şehit olmuş, 2185 vatandaşımız ise yaralanmıştır. Şehitlerimizin 179’u sivil, 62’si polis, 5’i askerdir. Yaralılarımızın 2030’u sivil vatandaşlarımızdır.
Yaşanan hadisenin hukuki ifadesi “vatana ve millete ihanettir.”
İnsan havsalasının alamayacağı ölçüde vahşet içeren bu ihanet, tüm boyutları ile gereği yapılmak üzere kovuşturulmakta ve soruşturulmaktadır. Bu hunhar darbe teşebbüsü ile ihanetçi şebeke, ülkemizin tüm kurumlarını, kazanımlarını ve değerlerini hedef almıştır. Millete duydukları düşmanca hislerin açık bir göstergesi olarak, milli iradenin sembolleri olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi hedef alınmış ve Gazi Meclisimiz tarihinde ilk defa bu alçak çete tarafından savaş uçakları ile bombalanmıştır.
Savaşta düşman ordularının dahi yapmadığı saldırıları, silahlı kuvvetlerimiz içinde yuvalanmış bir ihanet şebekesi yapabilmiştir.
Aziz milletimiz varlığına, istiklaline ve istikbaline kasteden bu darbe girişimine karşı ilk andan itibaren kendisine yakışan tavrı ortaya koymuştur. Doğrudan milletimiz tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanımız ve Başkomutanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile meşru Hükûmetimizin Başbakanı ve Genel Başkanımız Sayın Binali Yıldırım tarafından yapılan çağrılara uyan milletimiz sokaklara çıkmıştır.
Aziz milletimiz her bakımdan gayrimeşru bu darbe girişimine karşı egemenlik hakkına sahip çıkmıştır. Tanklara, savaş uçaklarına ve helikopterlerine göğsünü siper eden halkımız, bu vahim teşebbüsü püskürtmüş ve hain kalkışmayı akamete uğratmıştır.
Milletimizin bu asil duruşu; bir yandan demokrasi yürüyüşümüzü tahkim etmiş, diğer yandan dünya siyasi tarihine son derece kıymetli bir sayfa olarak yazılmıştır.
Halkımızın iradesi tankların gücünü yenmiştir.
15 Temmuz akşamı ve izleyen süreçte dünyada eşine az rastlanır bir onur mücadelesi verilmiştir. Kahraman polisimiz ve bu üniformalı terörist güruhu ile karıştırılmaması gereken askerimiz görevini şerefle yapmıştır. Ancak, asıl belirleyici mücadeleyi, canı pahasına, silahsız sivil halk ortaya koymuştur. Doğabilecek vahim sonuçları derin feraseti ile kavrayan milletimiz, vatanına sahip çıkmış ve geleceğini kurtarmıştır.
Medya organlarımız bu süreçte son derece olumlu bir sınav vermiştir. Darbeci güçlerin TRT’yi ele geçirmeleri ve bildiri okutmalarına rağmen, özel TV kanallarının yaptığı yayınlar halkımızın doğru bilgilenmesini sağlamış, darbecilerin algı operasyonlarını boşa çıkarmıştır.
15 Temmuz bir demokrasi zaferidir. Bu zafer, herhangi bir kesimin veya partinin değil, tüm milletindir. Hepimizindir.
İktidarı ve muhalefetiyle siyasi partilerimizin hain darbecilere karşı birlik içinde olması, ülkemiz siyasetinin ulaştığı demokratik olgunluk düzeyini tüm dünyaya göstermiştir.
Yaşanan bu tecrübe, tarihimizde bir ilktir ve gelecek nesillere bırakacağımız son derece anlamlı bir siyasi kazanım ve miras olacaktır. Yaşananlar hiçbir zaman unutulmayacak, 15 Temmuz “Şehitleri Anma Günü” olarak idrak edilecektir.
15 Temmuzdan sonra milletimiz ve demokrasimiz çok daha güçlü, ülkemiz çok daha itibarlıdır. Yaşananlar darbeyi engellediği gibi, bundan sonra böyle haince eylemlere girişme gafleti gösterebileceklere de büyük bir ders olmuştur.
Darbeci çete hiç beklemediği bu milli tavır karşısında ezilmiş ve zelil bir şekilde teslim olmak zorunda kalmıştır. Darbeciler süratle adalete teslim edilmiş, adli makamlarca çok sayıda tutuklama kararı verilmiştir.
Hükûmetimiz, devlet içinde yuvalanmış PDY/FETÖ’ye karşı büyük ve kararlı bir temizlik operasyonu başlatmıştır.
Yaşanan ihaneti planlayanlar, icra edenler, şu veya bu ölçüde katkı ve destek verenler, hukuk devleti içinde adil bir yargılama sürecinde hesap vereceklerdir. Vatan ve millet düşmanları, yaptıklarının bedelini en ağır şekilde mutlaka ödeyeceklerdir.
İhanet şebekesinin yurtdışında bulunan başını ülkemize getirmek ve adaletin önüne çıkarmak için gerekli tüm girişimler sürdürülmektedir.
Darbe girişimi başarısızlık ile sonuçlanmış olmakla birlikte, tehlike ve tehdit henüz tam olarak ortadan kalkmış değildir. Bu şuurla, günlerdir meydanları dolduran aziz milletimiz, demokrasi nöbetine aralıksız devam etmektedir.
Tehlike ve tehdit ortadan kalkıncaya kadar, demokrasi nöbetinin devam etmesi büyük önem taşımaktadır. Uykusuz geçen gecelerimiz, gelecek nesillerin rahat uyuması içindir.
Başarısız darbe girişiminin devamında, hain çete ve işbirlikçileri milli birliğimizi ve istikrarımızı hedef alan yeni birtakım provokasyonlar yapabilirler. Etnik veya mezhebi ayrıştırma çabalarına karşı hepimizin uyanık olması şarttır. Puslu hava bekleyen terör örgütlerine karşı tedbiri elden bırakmamak gerekmektedir.
Algı operasyonlarıyla toplumsal gerilim oluşturulmaya ve milli birliğimiz zedelenmeye çalışılmaktadır. Yalan ve kaynağı belirsiz haberlerle, darbe girişimini hafife alma ve anlamını saptırma çabası başarısızlığa mahkûmdur.
Teröre ve sanal ortamdaki saldırılara karşı tüm milletimizi teyakkuzda olmaya davet ediyoruz. Tankları kahramanca püskürten milletimiz, basireti ve feraseti ile kışkırtmaları ve sanal saldırıları da boşa çıkaracaktır.
Ekonomik spekülasyonlar üzerinden ülkemizin istikrarını bozmaya çalışanlara da asla izin verilmeyecektir.
Uluslararası çevreleri etkisi altına almaya çalışan algı operasyonlarına karşı gerçekleri ortaya koymaya devam edeceğiz. Bu çerçevede, sapkın FETÖ zihniyetini ve yapılanmasını tanıtmak için gerekli çalışmalar, güçlü ve etkin şekilde devam edecektir.
Ekonomi başta olmak üzere, halkımızın hayatını etkileyen tüm alanlarda darbe girişiminin oluşturduğu izleri en kısa sürede ortadan kaldıracağız. Gerekli adımları hızla atarak, eskisinden daha azimli bir şekilde yolumuza devam edeceğiz.
Karşı karşıya bulunduğumuz tehlikenin ve tehdidin en kısa sürede tamamen bertaraf edilmesi temel hedefimizdir.
Demokrasimizin korunması, halkımızın huzur ve güvenliğinin süratle sağlanması için hükûmetimiz tarafından üç ay süreyle Olağanüstü Hal (OHAL) Kararı alınmış ve bu karar Meclisimizde onaylanmıştır.
OHAL, esas itibarıyla FETÖ ve diğer terör örgütleri ile etkin bir mücadelenin hukuk içinde verilmesine hizmet edecektir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde (madde 15) ve Birleşmiş Milletler Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesinde (madde 4) yer alan OHAL mekanizması, ihtiyaç olduğunda birçok demokratik ülkede başvurulan hukuki bir mekanizmadır. Nitekim son dönemlerde Fransa terör saldırıları karşısında OHAL ilan etmiş ve bunu altı ay uzatmıştır.
Alınan OHAL kararı geçmiş ile karıştırılmamalıdır. Son OHAL kararı millete değil devlete yönelik olup, teröre ve devlet içinde yuvalanmış çetelere karşı uygulanacaktır. Kontrol tamamen sivil idarede olup, çıkarılacak tüm Kararnameler ivedilikle Meclisimizin onayına sunulacaktır.
OHAL, mevcut tehdidin tümüyle bertaraf edilmesini sağlayacağı gibi, bir daha benzer ihanetler yaşanmaması için gerekli adımların atılmasına da hizmet edecektir.
Sonuç olarak; 15 Temmuz, planlandığı gibi hain bir darbenin gerçekleştiği gün olmamış, bilakis şanlı bir halk direnişi ile, Demokrasi Bayramı sıfatını hak eden bir gün olarak tarihimize geçmiştir.
Bu vesile ile ülkemizi bu büyük badireden koruyan yüce Rabbimize şükrediyor, geleceğe çok daha emin adımlarla yürümemizi sağlayan aziz milletimize minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz.
Bizlere onurlu bir gelecek bırakmak için en değerli varlıklarını feda eden Şehitlerimize Cenabı Allahtan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize sabır ve başsağlığı diliyoruz.
Gazilerimize acil şifa, sağlık ve uzun ömürler niyaz ediyoruz.
Şehitlerimizin bizlere bıraktığı kutlu emanetlerini bir an dahi yere düşürmeyeceğimize söz veriyoruz.
Kahramanlık ve demokrasi destanı yazan, tankların karşısında diz çökmeyen bu aziz milletin fertleri olmaktan dolayı büyük bir şeref duyuyoruz.
Darbe girişiminin bertaraf edilmesinde duruşları ve eylemleri ile katkı veren tüm kişi ve kesimlere teşekkürü borç biliyoruz.
Milletimizin direnişine liderlik yapan Başkomutanımız ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a; hükûmet üyelerine; darbeye karşı açık tavır alan tüm siyasi partilerimize ve milletvekillerimize; başta kahraman polis teşkilatımız olmak üzere, tüm kamu kurum ve kuruluşlarımıza; kanunsuz talimatlara boyun eğmeyen askerimize ve komutanlarımıza; yargı mensuplarına; halkımızın aldatılmasına izin vermeyen yazılı ve görsel yayın organlarımıza; darbecilere karşı halkla birlikte olan yerel yönetimlerimiz ve meslek kuruluşlarımız ile sivil toplum kuruluşlarına, en kalbi takdir ve şükranlarımızı sunuyoruz.
15 Temmuzda milletimiz kazanmış, Türkiye kazanmış, milletimizin tüm fertleri kazanmıştır. İktidarı, muhalefeti ve bu vatanı seven tüm kesimler ile hep birlikte daha emin, özgür ve müreffeh bir gelecek inşa edeceğiz.
İç siyasette milli birlik duygularını pekiştiren gelişmeler, farklı kesimler arasında oluşan diyalog, demokratik standartlarımızı yükseltme konusunda bizlere yeni imkânlar sunmaktadır.
Bir yandan huzur ve güven ortamını tam anlamıyla tesis ederken, diğer yandan ülkemizin her alanda ilerlemesi için çabalarımızı artırarak sürdüreceğiz. 2023, 2053 ve 2071 hedeflerimize ulaşma yolundaki proje ve reformlarımıza daha kararlı bir şekilde devam edeceğiz.
Hiçbir hain çete ve oluşum bizi kutlu yolumuzdan, bu aziz millete hizmet etmekten alıkoyamayacaktır.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Genel Başkan Yardımcısı Öznur Çalık, AK Parti Malatya Başkanlığı'nda basın toplantısı düzenledi.
Çalık, yeni anayasa ve başkanlık sisteminin Afyonkarahisar'da düzenlenen AK Parti 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın en önemli gündem maddelerinden biri olduğunu belirtti.
Türkiye'de yeni bir anayasaya ihtiyaç bulunduğunu dile getiren Çalık, bunun tüm siyasi partilerin seçim beyannamelerinin ilk sıralarında yer aldığını hatırlattı. Çalık, 1982 Anayasası'nın bir darbe anayasası olduğunu ve değiştirilmesi gerektiğini söyledi.
Partili Cumhurbaşkanlığı ibaresinin 1924 anayasasında yer aldığına, Türkiye'nin partili Cumhurbaşkanlığı tecrübesini yaşadığına dikkati çeken Çalık, şöyle devam etti:
"Bu ibare 1961 Anayasası'na kadar devam etmiştir. Aslında fiili bir başkanlık süreci yaşamıştır Türkiye. Hukuki olmasa da fiili yaşanan başkanlık o dönemin devrimlerinin yapılmasına en önemli etkendir. Partili cumhurbaşkanlığı, parlamenter sistem tecrübesini yaşamış bir Türkiye'den bahsediyoruz. Şimdi tüm siyasi partilerin seçim beyannamesinde var olan yeni anayasa, Türkiye tarafından yüzde 80 oranında talep edilen, reform mahiyetinde bir anayasadır. Bir revizyon değil reform istenmektedir ve bu yeni anayasa içerisinde de nasip olursa başkanlık sistemi Türkiye için vazgeçilmezdir. Başkanlığın diktatörlük olduğunu söyleyenler Türkiye tarihinin geçmişine ve eskisine bakması gerekir."
"Her halükarda referanduma gidecek"
Demokrasiden asla taviz vermeden yeni bir anayasayla başkanlık sistemine geçmeyi tüm Türkiye olarak umut ettiklerini söyleyen Çalık, bu vesileyle siyasi partilerin kendi seçim beyannamelerinde vatandaşa sundukları vaatlerini yerine getirmesi gerektiğini belirtti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bu kapsamdaki açıklamalarının önemsediklerini vurgulayan Çalık, "Şu an sistemimize parlamenter sistem asla diyemeyiz. Bu vesileyle bu sistemin adının yeniden konulması gerekir. Bu konuda sayın Devlet Bahçeli de 'Anayasa değişikliğini ve sistem değişikliğinizi Meclis'e getirin ve Meclis'in millete götürülecek desteğini size vereceğiz.' diyor. Bu konuda diğer siyasi partiler de aynı tavırda olmalı. Biz çok net olarak şunu söylüyoruz; Meclis'ten milletimize götürmek için 330 oyu alsak da, referandum ihtiyacı olmadan 367 milletvekili kabulüyle Meclis'ten geçirsek de her halükarda milletimize Meclisimizin kararını götürmek üzere kamuoyuna, milletimize söz veriyoruz." diye konuştu.
Çalık, bir gazetecenin MHP'de muhaliflerin yeni anayasa ve sistem değişikliğine destek vermeyecekleri şeklindeki söylemlerini hatırlatması üzerine, şu değerlendirmeyi yaptı:
"MHP içerisinde sistem değişikliği ya da yeni anayasa için oyunun renginin ret olacağını ifade eden milletvekilleri var. Yanlış hatırlamıyorsam Ümit Özdağ'ın yapmış olduğu açıklamaydı. Dolayısıyla kendi içlerindeki problemdir. Biz bir siyasi partinin genel başkanı, milli ve yerli duruşuyla herkesin takdirini toplamış Bahçeli'nin sözünü muteber buluyoruz. Geçmiş dönemlerde hangi sözü söylemişse yerinde durduğunu biliyoruz. Bazı genel başkanlar gibi kıvırdığını düşünmüyoruz. Dolayısıyla Devlet Bahçeli'nin sözü muteberdir. MHP içerisinde bir kaç farklı fikirde olan milletvekili olabilir. Onlar kendi iç disiplinlerini çalıştırırlar."
"Tuzluklar 17-25 Aralık'ta istifa etti"
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Çalık, suçun şahsiliği ilkesinin hukuki bir kural olduğuna işaret etti.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım'ın bu konuda net açıklaması olduğunun altını çizen Öznur Çalık, şunları kaydetti:
"Biz 17-25 Aralık sürecini yaşadık. Yaşadığımız süreçte tavrını ortaya koyamayan parti mensubu ne kadar arkadaşımız varsa o esnada içimizden ayıkladık. Hepiniz hatırlayın, 17-25 Aralık'ta tuzluklar zaten istifa etti. İstifa eden milletvekilleri, AK Parti'nin oylarıyla milletvekili olanlar aynen KPSS'de soru çaldıkları gibi milletin oylarını çalarak istifa etmişlerdi. 17-25 Aralık bu vesileyle çok önemli bir elekti. Arkasından 7 Haziran'da yaşadığımız seçim çok önemli bir elekti. En fazla o dönem Paralel Devlet Yapılanması ve şimdiki FETÖ konusuna dikkati etmiştik. Daha sonra 1 Kasım seçimleri de 3. eleğimiz oldu."
Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Geçmişini unutan ülkeler, nereye gideceğini de bilemezler. AK Parti, modern ile gelenekseli bir araya getiren partidir. Biz, bu coğrafyaya, gözümüzü kapatamayız, sırtımızı dönemeyiz" dedi.
AK Parti Tanıtım ve Medya İl Birim Başkanları, iki gün sürecek istişare toplantısı için Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz'ın ev sahipliğinde parti genel merkezinde bir araya geldi.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Yılmaz, parti teşkilatlarının birinci görevlerinin muhataplarını dinlemek, ikinci görevinin ise anlatmak olduğunu belirtti.
Yılmaz, "Erdemliler hareketinden başlayarak anlatmak lazım. Dünya çapında liderimiz var, ilkelerimiz var. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın en büyük başarısı AK Parti'dir." değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti'nin krizleri fırsata dönüştürdüğüne dikkati çeken Yılmaz, "AK Parti, 11 sandıktan da birinci parti olarak çıktı. Gezi hadiseleri, Kobani bahanesi ile çıkarılan olaylar, FETÖ, DAEŞ, PKK...Başka bir ülkede bu kadar olay olsa on kez devrilir giderdi." diye konuştu.
Türkiye'nin sınırlarının çok ötesinde anlam ve öneme sahip bir ülke olduğuna dikkati çeken Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunu bize okullarda öğretmediler, bağımızı kopardılar. Geçmişini unutan ülkeler, nereye gideceğini de bilemezler. AK Parti, modern ile gelenekseli bir araya getiren partidir. Biz bu coğrafyaya gözümüzü kapatamayız sırtımızı dönemeyiz."
"Sivil yönetimden rahatsızlar"
Hiç kimsenin bugün Türkiye'nin, AK Parti öncesinden daha demokratik olduğunu iddia edemeyeceğinin altını çizen Yılmaz, "Bunlar diktatörlük diyorlar ya, bunlar aslında güçlü sivil yönetimden rahatsızlar. OHAL, devletin kendine koyduğu bir olağanüstü hal. Kendini terörden temizlemek için getirdiği bir OHAL..." değerlendirmesinde bulundu.
Cevdet Yılmaz, 2002'de kişi başına geliri 3 bin 500 dolardan 10 bin dolara kadar arttırdıklarını, milli geliri ise 230 milyar dolardan 720 milyar dolara çıkardıklarını dile getirerek, 13 bin dolarlık kritik eşikte bulunulduğunu söyledi. "Yeni hedefimiz bu eşiği almak süper lige terfi etmek. Bunu nitelikli insan ile yapacağız. Savunma sanayinde kendi teknolojimizi üretiyoruz." diyen Yılmaz, refahı yayacaklarını vurguladı.
AK Parti'nin en önemli başarısının kadınların statüsünü yükseltmek olduğunu belirten Yılmaz, "Başörtüsü sadece inanç özgürlüğü değil eğitimde de fırsat eşitliği sağlayan bir unsur." dedi.
Yılmaz, aile ve iş yaşamını uyumlaştırmak için kısmi çalışma imkanları getirdiklerini anlatarak, "Dış politikada da etkin olduk. Ülkeler bizi örnek almaya başladı. AK Parti bu kadar başarılı olmasaydı 15 Temmuz olmazdı. İstiklal Marşı 15 Temmuz için de geçerlidir." ifadelerini kullandı.
Terörün gündemlerini esir almaması gerektiğini söyleyen Yılmaz, "AK Parti'nin ekonomi, sosyal politikalar gündemi var. AK Parti, korkuların değil umudun partisidir." diye konuştu.
Genel Başkan Yardımcısı Öznur Çalık, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin, "İnşallah bundan sonra demokrasiye sekte vurmak isteyen ruhlar bundan ders alır ve Türkiye'ye bir daha bunu yaşatmazlar." dedi.
İnönü Kapalıçarşısı'nın kuruluşunun 40. yılı dolayısıyla esnaflarla kahvaltıda bir araya gelen Çalık, burada yaptığı konuşmada, Malatya esnaflarının Ahilik ruhunu hala taşıdığını ve bu şekilde hizmet etmeyi sürdürdüğünü belirtti.
Esnafın ve Malatyalıların alışveriş merkezlerinden şikayet ettiğini aktaran Çalık, "Esnaf kardeşlerimiz hep 'Alışveriş merkezlerine karşıyız.' diyor. Aslında Malatya'nın ilk alışveriş merkezini biz Kapalıçarşı olarak yapmışız ama farkında değiliz. Şu an bu Kapalıçarşı kentin ilk alışveriş merkezi durumunda. Kapalıçarşı Malatya'nın çok önemli bir kimliğidir." diye konuştu.
Türkiye'de önemli kırılma noktalarının yaşandığı dönemler olduğunu, bunlardan en önemlisinin de 15 Temmuz gecesi yaşanıldığını hatırlatan Çalık, bu kırılma noktalarından bir tanesinin ise İstanbul ve Ankara'dan sonra Malatya'da gerçekleştiğini söyledi.
FETÖ'nün tüm Türkiye'yi, milleti ve insanları hedef alan bir darbe girişiminde bulunduğunu, tüm vatandaşların ise darbeyi engellemek için göğsünü siper ettiğini anımsatan Çalık, kırılma noktasında Malatyalı hemşehrilerinin de çok net bir duruş sergilediğinin altını çizdi. Öznur Çalık, şu ifadeleri kullandı:
"Girişimden sonra 29 gün Kapalıçarşı esnafımız, demokrasi nöbetlerine bekçilik, gelen vatandaşlarımıza ev sahipliği yaptınız. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Biz milletimize ne kadar hizmet edersek az. O gece Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan vatandaşlarımızın, Türk'üyle Kürt'üyle, Alevi ve Sünni'si ile hiçbir siyasi görüş ayırt etmeksizin yek vücut olup millet olma ruhunu Malatya'da da yaşattığınız için çok özel teşekkür ediyorum. İnşallah bundan sonra demokrasiye sekte vurmak isteyen ruhlar bundan ders alır ve Türkiye'ye bir daha bunu yaşatmazlar diye umut ediyorum."
Türkiye üzerinde oyun oynandığının görüldüğünü kaydeden Çalık, "PKK, DEAŞ ve FETÖ ile yurt dışı bağlantılarının ülke üzerinde oynanan oyunlara önce esnaf kardeşlerim sizler, Malatyalı hemşehrilerim ve tüm Türkiye dimdik duruş sergiliyor. Bu terör örgütleri bilsinler ki bu millet yıkılmaz." dedi.
15 Temmuz 2016 tarihinde ülkemiz, tarihinin en vahim hadiselerinden birini yaşamış, kanlı ve başarısız bir darbe girişimine tanıklık etmiştir.
15 Temmuz akşamı TSK içindeki FETÖ terör örgütüne bağlı bir cunta ve etkileri altına aldıkları unsurlar bir kalkışma başlatmışlardır. Bu hain yapı; esas itibarıyla milletimize, milli iradeye, aynı zamanda Başkomutan olan seçilmiş Cumhurbaşkanımıza, Türkiye Cumhuriyeti’nin meşru hükûmetine ve vatansever güvenlik güçlerimize karşı darbe girişiminde bulunmuştur.
Tarihimizde yaşanan darbeler hepimizin malumudur ve istisnasız hepsi ülkemize büyük zarar vermiştir. Ancak 15 Temmuzda yaşanan başarısız darbe girişimi, önceki darbelerden ve darbe girişimlerinden çok ötede bir farklılık göstermiştir. Milli bütçeden maaş alan, silah ve teçhizat tedarik eden bir grup üniformalı terörist, düşmanca bir tavırla silahlarını milletimize doğrultmuştur.
Hain ve alçak saldırılarda eldeki son verilere göre 246 vatandaşımız şehit olmuş, 2185 vatandaşımız ise yaralanmıştır. Şehitlerimizin 179’u sivil, 62’si polis, 5’i askerdir. Yaralılarımızın 2030’u sivil vatandaşlarımızdır.
Yaşanan hadisenin hukuki ifadesi “vatana ve millete ihanettir.”
İnsan havsalasının alamayacağı ölçüde vahşet içeren bu ihanet, tüm boyutları ile gereği yapılmak üzere kovuşturulmakta ve soruşturulmaktadır. Bu hunhar darbe teşebbüsü ile ihanetçi şebeke, ülkemizin tüm kurumlarını, kazanımlarını ve değerlerini hedef almıştır. Millete duydukları düşmanca hislerin açık bir göstergesi olarak, milli iradenin sembolleri olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi hedef alınmış ve Gazi Meclisimiz tarihinde ilk defa bu alçak çete tarafından savaş uçakları ile bombalanmıştır.
Savaşta düşman ordularının dahi yapmadığı saldırıları, silahlı kuvvetlerimiz içinde yuvalanmış bir ihanet şebekesi yapabilmiştir.
Aziz milletimiz varlığına, istiklaline ve istikbaline kasteden bu darbe girişimine karşı ilk andan itibaren kendisine yakışan tavrı ortaya koymuştur. Doğrudan milletimiz tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanımız ve Başkomutanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile meşru Hükûmetimizin Başbakanı ve Genel Başkanımız Sayın Binali Yıldırım tarafından yapılan çağrılara uyan milletimiz sokaklara çıkmıştır.
Aziz milletimiz her bakımdan gayrimeşru bu darbe girişimine karşı egemenlik hakkına sahip çıkmıştır. Tanklara, savaş uçaklarına ve helikopterlerine göğsünü siper eden halkımız, bu vahim teşebbüsü püskürtmüş ve hain kalkışmayı akamete uğratmıştır.
Milletimizin bu asil duruşu; bir yandan demokrasi yürüyüşümüzü tahkim etmiş, diğer yandan dünya siyasi tarihine son derece kıymetli bir sayfa olarak yazılmıştır.
Halkımızın iradesi tankların gücünü yenmiştir.
15 Temmuz akşamı ve izleyen süreçte dünyada eşine az rastlanır bir onur mücadelesi verilmiştir. Kahraman polisimiz ve bu üniformalı terörist güruhu ile karıştırılmaması gereken askerimiz görevini şerefle yapmıştır. Ancak, asıl belirleyici mücadeleyi, canı pahasına, silahsız sivil halk ortaya koymuştur. Doğabilecek vahim sonuçları derin feraseti ile kavrayan milletimiz, vatanına sahip çıkmış ve geleceğini kurtarmıştır.
Medya organlarımız bu süreçte son derece olumlu bir sınav vermiştir. Darbeci güçlerin TRT’yi ele geçirmeleri ve bildiri okutmalarına rağmen, özel TV kanallarının yaptığı yayınlar halkımızın doğru bilgilenmesini sağlamış, darbecilerin algı operasyonlarını boşa çıkarmıştır.
15 Temmuz bir demokrasi zaferidir. Bu zafer, herhangi bir kesimin veya partinin değil, tüm milletindir. Hepimizindir.
İktidarı ve muhalefetiyle siyasi partilerimizin hain darbecilere karşı birlik içinde olması, ülkemiz siyasetinin ulaştığı demokratik olgunluk düzeyini tüm dünyaya göstermiştir.
Yaşanan bu tecrübe, tarihimizde bir ilktir ve gelecek nesillere bırakacağımız son derece anlamlı bir siyasi kazanım ve miras olacaktır. Yaşananlar hiçbir zaman unutulmayacak, 15 Temmuz “Şehitleri Anma Günü” olarak idrak edilecektir.
15 Temmuzdan sonra milletimiz ve demokrasimiz çok daha güçlü, ülkemiz çok daha itibarlıdır. Yaşananlar darbeyi engellediği gibi, bundan sonra böyle haince eylemlere girişme gafleti gösterebileceklere de büyük bir ders olmuştur.
Darbeci çete hiç beklemediği bu milli tavır karşısında ezilmiş ve zelil bir şekilde teslim olmak zorunda kalmıştır. Darbeciler süratle adalete teslim edilmiş, adli makamlarca çok sayıda tutuklama kararı verilmiştir.
Hükûmetimiz, devlet içinde yuvalanmış PDY/FETÖ’ye karşı büyük ve kararlı bir temizlik operasyonu başlatmıştır.
Yaşanan ihaneti planlayanlar, icra edenler, şu veya bu ölçüde katkı ve destek verenler, hukuk devleti içinde adil bir yargılama sürecinde hesap vereceklerdir. Vatan ve millet düşmanları, yaptıklarının bedelini en ağır şekilde mutlaka ödeyeceklerdir.
İhanet şebekesinin yurtdışında bulunan başını ülkemize getirmek ve adaletin önüne çıkarmak için gerekli tüm girişimler sürdürülmektedir.
Darbe girişimi başarısızlık ile sonuçlanmış olmakla birlikte, tehlike ve tehdit henüz tam olarak ortadan kalkmış değildir. Bu şuurla, günlerdir meydanları dolduran aziz milletimiz, demokrasi nöbetine aralıksız devam etmektedir.
Tehlike ve tehdit ortadan kalkıncaya kadar, demokrasi nöbetinin devam etmesi büyük önem taşımaktadır. Uykusuz geçen gecelerimiz, gelecek nesillerin rahat uyuması içindir.
Başarısız darbe girişiminin devamında, hain çete ve işbirlikçileri milli birliğimizi ve istikrarımızı hedef alan yeni birtakım provokasyonlar yapabilirler. Etnik veya mezhebi ayrıştırma çabalarına karşı hepimizin uyanık olması şarttır. Puslu hava bekleyen terör örgütlerine karşı tedbiri elden bırakmamak gerekmektedir.
Algı operasyonlarıyla toplumsal gerilim oluşturulmaya ve milli birliğimiz zedelenmeye çalışılmaktadır. Yalan ve kaynağı belirsiz haberlerle, darbe girişimini hafife alma ve anlamını saptırma çabası başarısızlığa mahkûmdur.
Teröre ve sanal ortamdaki saldırılara karşı tüm milletimizi teyakkuzda olmaya davet ediyoruz. Tankları kahramanca püskürten milletimiz, basireti ve feraseti ile kışkırtmaları ve sanal saldırıları da boşa çıkaracaktır.
Ekonomik spekülasyonlar üzerinden ülkemizin istikrarını bozmaya çalışanlara da asla izin verilmeyecektir.
Uluslararası çevreleri etkisi altına almaya çalışan algı operasyonlarına karşı gerçekleri ortaya koymaya devam edeceğiz. Bu çerçevede, sapkın FETÖ zihniyetini ve yapılanmasını tanıtmak için gerekli çalışmalar, güçlü ve etkin şekilde devam edecektir.
Ekonomi başta olmak üzere, halkımızın hayatını etkileyen tüm alanlarda darbe girişiminin oluşturduğu izleri en kısa sürede ortadan kaldıracağız. Gerekli adımları hızla atarak, eskisinden daha azimli bir şekilde yolumuza devam edeceğiz.
Karşı karşıya bulunduğumuz tehlikenin ve tehdidin en kısa sürede tamamen bertaraf edilmesi temel hedefimizdir.
Demokrasimizin korunması, halkımızın huzur ve güvenliğinin süratle sağlanması için hükûmetimiz tarafından üç ay süreyle Olağanüstü Hal (OHAL) Kararı alınmış ve bu karar Meclisimizde onaylanmıştır.
OHAL, esas itibarıyla FETÖ ve diğer terör örgütleri ile etkin bir mücadelenin hukuk içinde verilmesine hizmet edecektir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde (madde 15) ve Birleşmiş Milletler Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesinde (madde 4) yer alan OHAL mekanizması, ihtiyaç olduğunda birçok demokratik ülkede başvurulan hukuki bir mekanizmadır. Nitekim son dönemlerde Fransa terör saldırıları karşısında OHAL ilan etmiş ve bunu altı ay uzatmıştır.
Alınan OHAL kararı geçmiş ile karıştırılmamalıdır. Son OHAL kararı millete değil devlete yönelik olup, teröre ve devlet içinde yuvalanmış çetelere karşı uygulanacaktır. Kontrol tamamen sivil idarede olup, çıkarılacak tüm Kararnameler ivedilikle Meclisimizin onayına sunulacaktır.
OHAL, mevcut tehdidin tümüyle bertaraf edilmesini sağlayacağı gibi, bir daha benzer ihanetler yaşanmaması için gerekli adımların atılmasına da hizmet edecektir.
Sonuç olarak; 15 Temmuz, planlandığı gibi hain bir darbenin gerçekleştiği gün olmamış, bilakis şanlı bir halk direnişi ile, Demokrasi Bayramı sıfatını hak eden bir gün olarak tarihimize geçmiştir.
Bu vesile ile ülkemizi bu büyük badireden koruyan yüce Rabbimize şükrediyor, geleceğe çok daha emin adımlarla yürümemizi sağlayan aziz milletimize minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz.
Bizlere onurlu bir gelecek bırakmak için en değerli varlıklarını feda eden Şehitlerimize Cenabı Allahtan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize sabır ve başsağlığı diliyoruz.
Gazilerimize acil şifa, sağlık ve uzun ömürler niyaz ediyoruz.
Şehitlerimizin bizlere bıraktığı kutlu emanetlerini bir an dahi yere düşürmeyeceğimize söz veriyoruz.
Kahramanlık ve demokrasi destanı yazan, tankların karşısında diz çökmeyen bu aziz milletin fertleri olmaktan dolayı büyük bir şeref duyuyoruz.
Darbe girişiminin bertaraf edilmesinde duruşları ve eylemleri ile katkı veren tüm kişi ve kesimlere teşekkürü borç biliyoruz.
Milletimizin direnişine liderlik yapan Başkomutanımız ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a; hükûmet üyelerine; darbeye karşı açık tavır alan tüm siyasi partilerimize ve milletvekillerimize; başta kahraman polis teşkilatımız olmak üzere, tüm kamu kurum ve kuruluşlarımıza; kanunsuz talimatlara boyun eğmeyen askerimize ve komutanlarımıza; yargı mensuplarına; halkımızın aldatılmasına izin vermeyen yazılı ve görsel yayın organlarımıza; darbecilere karşı halkla birlikte olan yerel yönetimlerimiz ve meslek kuruluşlarımız ile sivil toplum kuruluşlarına, en kalbi takdir ve şükranlarımızı sunuyoruz.
15 Temmuzda milletimiz kazanmış, Türkiye kazanmış, milletimizin tüm fertleri kazanmıştır. İktidarı, muhalefeti ve bu vatanı seven tüm kesimler ile hep birlikte daha emin, özgür ve müreffeh bir gelecek inşa edeceğiz.
İç siyasette milli birlik duygularını pekiştiren gelişmeler, farklı kesimler arasında oluşan diyalog, demokratik standartlarımızı yükseltme konusunda bizlere yeni imkânlar sunmaktadır.
Bir yandan huzur ve güven ortamını tam anlamıyla tesis ederken, diğer yandan ülkemizin her alanda ilerlemesi için çabalarımızı artırarak sürdüreceğiz. 2023, 2053 ve 2071 hedeflerimize ulaşma yolundaki proje ve reformlarımıza daha kararlı bir şekilde devam edeceğiz.
Hiçbir hain çete ve oluşum bizi kutlu yolumuzdan, bu aziz millete hizmet etmekten alıkoyamayacaktır.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.