X

SİZİ ŞAŞIRTACAK BİR ŞEHİR; LVIV

Travel & Gourmets
10 Okunma

Eğer bir gün yolunuz Lviv'e düşerse bilin ki beklentilerinizin üzerinde bir karşılaşma olacaktır. Lviv İkinci Dünya Savaşı sonrası Polonyalıların yaşadığı bir şehirken, savaş sonrası Ukrayna topraklarına katılmış. Ukrayna'nın ikinci büyük kenti olan Lviv'in nüfusu hem Ukraynalılardan hem de Ruslardan oluşmakta. Ekonomik bir Avrupa tatili yapmayı planlıyorsanız ilk durağınız olabilir bu şehir. Konaklama açısından airbnb size çok çeşitli olanaklar sunuyor olsa da ben merkezde konaklamanızı tavsiye ederim, çünkü çoğunlukla iyi restoranlar yürüme mesafesinde ve merkeze yakın. Medeni, anlayışlı ve yardımsever insanlar yaşıyor burada. Çok rahatlıkla geceleri tek başınıza dolaşabilir ve meydanların, eğlence mekanlarının tadını çıkartabilirsiniz. Aslında yaz aylarında gitmek daha mantıklı diyebilirim ama kış aylarında da meydanlardaki şahane kafelerin birinde oturup kar yağışını, insanları seyredebilir ve tarihi dokusuyla sizi cezbedecek bu şehirde hayaller kurabilirsiniz. Zaman makinesine girmişsiniz gibi hissedeceğiniz bir yer burası. Tramvayları, müzeleri, kiliseleri ve tarihi yapılarıyla sizi geçmişe ışınlayacak. Haftanın her günü açık olan pazarlarından geleneksel kıyafet, el yapımı fincanlar, el yapımı terlikler ve yün işleri alabilirsiniz. Yemek yemek için mutlaka rezervasyon yaptırmanız gerektiğini ve Lviv yolculuğu öncesinde opera-bale biletlerini almanız gerektiğini belirteyim.

Şimdi gelelim mutlaka görmeniz gereken yerlere; Mimar ZygmuntGorgolewski imzasını taşıyan "LvivOpera Binası" Rönesans Mimarisi izleri taşıyor. LvivOpera Binası 18. yy sonrasından beri aktif durumda. Hikayesi ilginç bu binanın; 1895 yılında binanın yapımı için bir yarışma düzenlenmiş fakat yapıyı nehrin üzerine yapmayı planlayan ve kimseyi güvenli olduğuna ikna edemeyen mimar Gorgolewski yapının yapımına başlandıktan sonra vefat etmiş. Bu yüzden farklı mimari tarzları barındıran bina, şehrin sembolü haline gelmiş. Ruhunu hiç kaybetmeyen, ambiyansıyla adeta büyüleyen Lviv Opera Binasında çok uygun fiyatlara opera ve bale gösterilerini izlemek mümkün.

İkinci görmeden dönmemeniz gereken yer; Rynok Meydanı. Unesco'nun kültürel miras listesinde bulunan bu meydan size zarafetli bir estetik sunacak çünkü sıra sıra dizilmiş, çoğunu İtalyan ve Avusturyalı mimarların yaptığı şahane binaları çok seveceğinizden eminim. Gecesi gündüzü ayrı renkli olan bu meydan eski Taksim Meydanının hareketliliğini, güzelliğini, neşemizi ve gençliğimizi hatırlatacak size büyük bir özlemle... O dönemleri yaşamamış bir nesildenseniz eğer  kıyaslama yapabileceğiniz bir canlılığa tanık olacaksınız. Rynok Meydanında gözünüzden elbette kaçmayacaktır ama mutlaka Black House'u alın fotoğrafınızın kadrajına. Meydandan LvivOpera Binasına doğru giderken yol üzerinde olan pazara uğramayı da unutmayın.

LvivTownHall;

Rynok Meydanında yer alan bu belediye binası 1381 yılında kurulmuş. Binanın en tepesine çıktığınızda muhteşem bir Lviv şehir manzarasına bakıyor olacaksınız, üstelik bu bina bir de Saat kulesi barındırıyor bünyesinde. Fakat çok dar olan merdivenler dolayısıyla manzaraya ulaşmak biraz meşakkatli. Dört kata kadar asansörle çıkılıyor ve sonrasında "306 merdiven" sizi bekliyor. Keyifli bir şehir panoraması görmek için değer.

Virmenska Sokağında ilginizi çekecekler arasında; mimarisini çok seveceğiniz evlerin yanı sıra Ermeni Katedrali ve Ermeni Avlusu da bulunuyor. Sokağı keşfettikten sonra cafelerde soluklanabilir veya sokaktaki Green Sofa Gallery’i ve Dzyga Art Gallery‘i ziyaret edebilirsiniz. Şehrin en çok ilgi ve turist çeken noktalarından biri elbette el yapımı çikolata fabrikası. Tadını uzun süre anımsayacağınız sıcak çikolatasını fabrikanın en üst katında içmeden önce, yapımına da şahitlik edeceğiniz envai çeşit çikolatanın kokusuyla başınız dönecek. Benim bu güzellikler arasında favorim lavantalı çikolata oldu.

Lychakiv Mezarlığı Lviv'in en çok ziyaret edilen yeri. Açık hava müzesi gibi olan bu mezarlığa 1786 yılından bu yana 400 bin kişi gömülmüş. Heykelleri ve mezar taşlarının güzelliği girişte ödeyeceğiniz küçücük bir ücret karşılığında sizi beklemekte. Ukraynalıların yanı sıra Rus, Latin, Polak ve Alman mezar taşlarına da rastlayacaksınız.

Lviv'in restoranlar konusunda çok geniş bir skalası olduğunu söylemem fakat lezzet konusunda bu eksiğini telafi ediyor. Seçtiğiniz restorana gitmeden önce mutlaka rezervasyon yaptırmalısınız yoksa kahvaltı için bile kapıda sıra bekleyebilirsiniz.

Hem kahvaltı hem yemek için; servis, lezzet ve ortam olarak en zevk aldığım yer BaczewskiRestaurant oldu. Küçük bir botanik bahçesine benzeyen restoranda müthiş sunumlar, canlı piyano performansı ve kuş sesleri eşliğinde kahvaltınızın tadını çıkarıyorsunuz, üstelik bu güzelliklerin bedeli olarak cüzi bir miktar ödeme yapıyorsunuz. Ayrıca likörlerini denemeden ve girişteki küçük dükkana uğramadan ayrılmayın derim. Bir kahvaltınızı mutlaka burada yapın ama rezervasyon yaptırmayı unutmayın! 

Sizlere diğer önerebileceğim restoranlar; et yemekleri yemek isterseniz MonsPius, İtalyan Mutfağı ararsanız CosaNostra'yı rahatlıkla önerebilirim.

Gece hayatında aradığım şey canlı müzik oluyor çoğunlukla benim. O yüzden ara sokaklarda kaybola kaybola bulduğumuz -çünkü maalesef girişi biraz inşaatı andırıyor bu barın- LibrariaSpeakEasyJazz Bar’ı kesinlikle tavsiye ederim. Nezih ortam ve iyi müzik arıyorsanız tam isabet olacaktır.

Keyifli seyahatler olsun, görüşmek üzere.

banner

Yorum Yap

(*) Gerekli Alanlar